Kahve, kahve bitkisinin kavrulmuş çekirdeklerinin demlenmesinden elde edilir. Bitki Etiyopya’da doğmuştur. Günümüzde ise Güney Amerika, Brezilya ve Asya da dahil olmak üzere dünya çapında üretilmektedir. Kahve, şu anda dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Bu tüketimin aslan payı yetişkinlerde olsa da çeşitli raporlar 13 – 18 yaş grubunda kahve tüketiminin geçtiğimiz yıllara oranla önemli seviyede arttığını göstermektedir.
Kahve, doğal olarak oluşan bir psikoaktif madde olan kafein içerir. Aslında önceki nesillerin tükettiği pek çok gazlı içecek de kafein içeriyordu. Tüketici raporlarına göre, çeşitli gazlı içeceklerdeki kafein porsiyon başına 15 mg. ila 240 mg. arasında değişmektedir. Ortalama bir kahve porsiyonu 100 mg. kafein içerirken, 240 mg. neredeyse dört espressoya eşdeğerdir. Bu tabloyu kıyaslayacak olursak gazlı içeceğe göre taze demlenmiş bir filtre kahve ya da espresso çok daha masum görünüyor. Ancak gençler bununla sınırlı kalmayıp çoğu aromalı paketlenmiş kahvelere, enerji içeceklerine ya da kahve bazlı aromalı içeceklere yönelerek sağlıklarını riske atıyorlar.
Taze demlenmiş filtre kahve, espresso ya da Türk kahvesinin 13 – 18 yaş grubunda haftanın bir – iki günü bir fincan dozunda tüketilmesi makul bir ölçü olarak kabul edilebilir. Peki fazlasının ne zararı var? Kafeinin herhangi bir olumsuz etkisi var mı?
Kafein, fiziksel performansı artırabilen, reaksiyon süresini iyileştirebilen ve yorgunluk, bitkinlik duygularını geciktirebilen bir uyarıcıdır. Bununla birlikte yükselen tansiyon, mide bulantısı, ishal, sık idrara çıkma, sinirlilik, baş ağrısı, baş dönmesi, kaygı, uykusuzluk, titreme, göğüste ağrılı yanma hissi gibi olumsuz etkileri de söz konusudur. Kafein ayrıca çok yüksek dozlarda toksik olabilir. 2017’de, Güney Carolina’da yaşamını yitiren 16 yaşındaki bir gencin ölüm nedeni “kafeine bağlı kardiyak olay” rapor edildi. Genç, iki saat içinde latte, meşrubat ve enerji içeceği içmiş, daha sonra bayılmıştı. Bu gibi daha fazla örnek literatürde bulunmaktadır.
İnsanlar kafein bağımlısı olabilir mi?
Kimileri kafeine bağımlılık geliştirebilir. Ancak bu herkesin kafein tüketmediğinde ya da az tükettiğinde yoksunluk belirtileri yaşayacağı anlamına gelmez. Yoksunluk semptomları özellikle baş ağrısı, sinirlilik ve yorgunlukla karakterizedir. Kafein, amfetamin veya kokain gibi beynin aynı bölgelerini uyarmasa da, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kafeinle ilişkili yoksunluğu klinik bir bozukluk olarak kabul etmektedir.
Kafein ve büyüme – gelişme
Hamilelikte tüketilen kafeinin bebeğin beyin fonksiyonlarını etkilediğini gösteren araştırmalar mevcuttur. Özellikle dikkat ve hiperaktivite bozukluğu ile ilişkilendirilmektedir. Öte yandan kahve içmenin büyümeyi engelleyebileceğini gösteren hiçbir kanıt yoktur, ancak kemiklerin güçlenmesi için ihtiyaç duyduğu kalsiyum emilimini azaltabilir. Ayrıca çok fazla kafein tüketiminin neden olduğu uykusuzluk, çocuklarda ve ergenlerde beyin gelişimini etkileyebilir.
Kahve ve kafein, kilo, yaş ve altta yatan sağlık koşulları gibi diğer faktörlere bağlı olarak insanları farklı şekilde etkileyebilir.