Alfa lipoik asit güçlü bir antioksidandır. Antioksidan kavramını şöyle açıklayım: Vücudumuzda sürekli tepkimeler olur. Çünkü oksijen alırız karbondioksit veririz ya. Karbondioksit ile su birleştiğinde ortaya bir kimyasal madde çıkar ve bu da asit dediğimiz, vücudun asit baz dengesini bozar. Bizim vücudumuz alkali seviyede yaşamaya alışkındır. Sağlıklı vücudun fizyolojisi budur. Dolayısıyla bunun hep dengeli olması gerekir. Aynı zamanda bu hücreler arasında da karbon, hidrojen, oksijen arasında da sürekli bir alışveriş vardır. Tıpkı asit baz dengesinde olduğu gibi. Burada da iyon alışverişi olur. Bir hidrojen gider bir hidrojen gelir. Buna elektron alışverişi denir. Bu elektron alışverişi sayesinde hücrelere bazı ilaçlar, bazı besinler, oksijen girer çıkar. Hücrelerin o kanallarından bu sayede girip çıkar. Eğer vücudumuza uygun olmayan toksinler, yabancı maddeler veya bazı tepkimelerden sonra da ortaya fazladan elektron çıkar ise bu elektronların nötrleştirilmesi gerekir. Bunlara işte serbest radikal diyoruz. Bu serbest radikaller nötrleştirilmezse başta hücre zarlarındaki bulunan kolesterolü etkileyerek, yani oksitleyerek tıpkı dışarıda demirin oksitlenmesi, küflenmesi gibi bu hücre zarlarını oksitleyerek zarar verirler. Hepimizin bildiği koroner kalp hastalığının oluşum şemasıdır. Serbest radikallerin yarattığı damar duvarlarındaki yağlardan kaynaklı tıkanıklık en basit örneklerden biridir. İşte bu serbest radikalleri nötralize edecek maddelere de antioksidan diyoruz. Yani oksidan maddeyi antioksidanla oksitliyoruz. Antioksidanlar arasında birçok örnek sayabiliriz. C vitamini buna bir örnektir. Koenzim Q10 buna bir örnektir. Alfa lipoik asit de bu konuda en güçlü örneklerden bir tanesidir. Alfa lipoik asit bu serbest radikallerden korunmak için düzenli alınması gereken önemli bir moleküldür.