Fazla kilolu ya da obez olunmasının, yani vücut kitle indeksinizin ideal sınırların üzerinde olmasının başta kalp hastalıkları ve tansiyon sorunları olmak üzere pek çok rahatsızlığa zemin hazırladığı bilinen bir gerçek. Ancak şimdi risk listesi daha da büyüyor. Aşırı kilolu olmak, “metabolik sendromun” gelişmesine yol açabilir. Bu, insüline karşı direnci ve vücuttaki diğer değişiklikleri de içeren normal karaciğer yapısının yağlı doku ile değiştirilmesini içerir.
Kilo probleminin yol açabileceği riskleri tespit etmek için Kore’den araştırmacılar, altı yıl boyunca rutin fiziksel hastalıkları olan yaklaşık 3 bin hastayı inceledi. Tüm hastalarda hasta boyu, vücut ağırlığı, bel çevresi ve kan testleri alındı. Tüm hastalarda bir karaciğer yağlanması bulunup bulunmadığını belirlemek için bir abdominal ultrason da yapıldı. Ayrıca tüm hastalara kolonoskopi yapıldı. Vücut kitle indeksi, iki kan testinin (trigliserit ve karaciğer kan testi) sonuçları ve hastanın bel çevresi kullanılarak araştırmacılar “karaciğer yağlanması indeksi”ni hesaplayabildiler. Hastaların yaklaşık dörtte birinde metabolik sendrom vardı ve yarısında karaciğer yağlanması vardı. Hastaların yüzde 31’inde kolon polipi vardı ve bu polipler kolonun üst kısmında daha yaygındı. İstatistiksel analizler, vücut kitle indeksi 25 ve üzerinde olan, karaciğer yağlanması olan ve 60 yaşından büyük olan hastaların kolon polipine sahip olma riskinin arttığını gösterdi.
Metabolik sendrom, aşırı kilo alımıyla gelen bir tehlikedir. Bununla ilgili önlemler alınmadığı takdirde önümüzdeki dönemde metabolik sendromun ölüm nedenleri arasında ilk sıraya oturacağı düşünülüyor.
Kilo fazlalığı ve bel çevresi kalınlığı normal sınırların üzerinde seyreden kişilerde görülen metabolik sendrom; kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi hastalıkların habercisidir. Metabolik sendrom, kalp ve damar hastalıklarına ilişkin birden fazla risk faktörünün kümelendiği hastalıklar grubudur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam şekli değişiklikleri nedeni ile bir salgın haline gelerek, ateroskleroza bağlı kalp damar hastalıkların sıklığında artışa yol açmaktadır. Metabolik sendrom sorunu yaşayan kişilerde, kan damarlarındaki sertleşmeler ve tıkanmalar inme ve kalp krizi riskini yükseltmektedir.
Aşırı kiloların en önemli belirleyicisi ve göstergesi olduğu metabolik sendrom, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek yaygınlaşıyor. Özellikle 60 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın yüzde 50’sinden çoğunda metabolik sendrom görülüyor. Bu kişiler tedavi olmak için birden çok doktora başvurup her gün çok sayıda ilaç almak zorunda kalırlerken çoğu kez bütüncül bir tedavi yaklaşımı benimsenmemesi nedeniyle yanlış uygulamalarda bulunabiliyorlar.
Fazla kilolarınızdan kurtulmak için diyet ve spor ne kadar önemliyse sağlıklı bir vücuda sahip olmak da en az o kadar önemlidir. Şok diyetler ya da tam anlamıyla bir sağlık taramasından geçmeden yalnızca diyet ve sporla kilo vermeyi beklemek anlamsızdır. Kilo probleminiz varsa öncelikle bir sağlık taramasından geçmenizi, vücudunuzda kilo alımına sebep olan etkenlerin araştırılarak öncelikle bunların ortadan kaldırılmaya çalışılmasını öneririm.
Sağlıklı zayıflama adına biorezonans metodunun yaklaşımını burada anlattım: http://www.uzmantv.com/biorezonans-ile-fazla-kilolardan-kurtulmak-mumkun-mu