Alkol kanser riskini artırır. Alkolün yapısı şekere benzer bir yapıdır, özellikle alkol asetaldehit dediğimiz bir yapı üzerinedir. Siz alkolü aldığınızda ince bağırsaktan hızlıca şeker benzeri bir yapı olarak emilir ve karaciğere nüfuz eder. Karaciğerde metabolize olur, yani parçalanır.
Parçalanırken alkol enerji haline gelir, karbonhidrat olarak kalır ya da yağa döner, depolanır. Bu dönemde de karaciğerdeki bütün biyokimyasal işlemleri etkiler. Dolayısıyla da büyük resme bakarsak da vücudun bütün biyokimyasal olaylarını etkiler. Alkol bu yapısı nedeniyle de ince bağırsaktan itibaren bağırsakların işleyişini bozar. Daha sonra karaciğerin işleyişini bozar ve burada depolanır. Özellikle trigliserit formu dediğimiz yağ formunda depolanır ki karaciğer yağlanması dediğimiz olay da buradan başlar. Sonrasında da tüm vücudu etkileyerek vücuttaki metabolizmayı ve organların çalışmasını etkileyerek zarar verir. Karaciğer yağlanması arttıkça zaten karaciğerdeki işlemler bozulmaya başlar ve bir süre sonra alkolden kaynaklı olarak siroza doğru gidiş ve sonrasında da karaciğer kanserine gidiş hızlanır. En kaba tabiriyle alkolün böyle bir etkisi vardır. Bütün alkoller aynı mıdır? Maalesef bütün alkoller aynı. Ancak bazı içki çeşitlerinin alkol oranı düşük, bazılarının yüksektir. “Düşük alkol içeriği olan içecekler daha az etkilidir, daha faydalıdır.” da diyemem. Sadece içtiğiniz içkideki miktar düşüktür, adet olarak çokça içerseniz yine alkol oranı yüksek olan içeceklerle arasında hiçbir fark kalmaz. Nadiren alkolün kansere faydalı olduğuna dair söylemler de konuşuluyor ama bu konuda sadece kırmızı şarabın içinde bulunan bir maddenin kısmen faydası vardır. Buna güvenerek de sürekli alkol almanın hiçbir manası yoktur.