Diyabet hastaları enfeksiyona daha meyilli hastalardır. Çünkü özellikle halk arasında daha çok görülen tip 2 diyabete baktığımızda bu tür kişilerin şişman, kilolu, yani vücut metabolizması çok çalışmayan, şekeri metabolize edemeyen ve metabolize edemediği için de bağışıklık fonksiyonları ve buna bağlı enerji fonksiyonları, vücudun beslenme fonksiyonları bozuk olan kişilerdir. Dolayısıyla bu tür kişilerde yani diyabet hastalarında enfeksiyon çok daha kolay yaşanır. Hatta şeker düzeyi regüle olmamış, yani normal sınırların çok üzerinde olan kişilerde damar akışkanlığı bozulduğu için, kan dolaşımının uç noktalara kadar gidemediği için ve sinir uçlarında etkilendiği için doğal olarak da vücudun savunma mekanizmasında etkili olan antikorlardan tutun da bağışıklık hücrelerimiz, akyuvarlar ve bizi savunan lenfosit hücreleri bu dokulara ulaşması da zordur. Çok daha kolay enfekte olurlar diyabet hastaları bu sebeple. Hastalıkları da normal kişilere göre de çok daha uzun sürer diyabet hastalarının. Hatta açık yarası olan diyabet hastalarındaki ana sorunlardan bir tanesi de budur. Kan yoluyla dolaşımın gelmemesi ve dolayısıyla o dokunun hücrenin beslenememesi, aynı zamanda kan yoluyla vücudumuzu savunan bağışıklık hücrelerinin o dokulara ulaşamaması sebebiyle çok kolay açık yara oluşur ve hatta kangrene ampütasyona kadar gider bu vakalar. Diyabet hastalarında çok kolay enfeksiyon olduğu gibi birçok enfeksiyon da yine şeker düzeyini yükseltir. Çünkü enfeksiyon demek bağışıklık sistemini etkileyen bir durum demek. Vücutta enfeksiyon varsa bağışıklık sistemimiz bununla savaşıyor demektir. Bu hastada metabolik sorun var demektir. Dolayısıyla vücut bir nevi stres altındadır. Hücresel stres biyokimyasal etki yaratır ve şekerimiz yükselir. Bu diyabet hastaları için bu kadar nettir.