UVA ve UVB isimleriyle bilinen güneş ışınlarının cildi hızlı yaşlandırmadan başlayıp cilt kanserine yol açmaya varan zararlarından söz eden Dr. Sinan Akkurt, özellikle aşırı sıcak yaz aylarında güneşe karşı vücudumuzu korumamızın sağlık açısından büyük önem taşıdığını söylüyor…
Dr. Sinan Akkurt’a göre yaşlı, çocuk, hamile ve yine yüksek risk altındaki hastaların bu mevsimde özellikle güneş ışınlarının dik geldiği 12.00 – 15.00 saatleri arasında dışarı çıkmamaları gerekiyor. Bunun dışındaki durumlarda güneşe çıkarken kendimizi mutlaka gözlük, şapka, güneş kremi ve bol su içerek korumamız gerekiyor… Dr. Akkurt gerek güneş kremi kullanımına, gerekse güneşin kendisine karşı alerjisi bulunanlar için ise başarı istatistiği yüzde 90’lara varan biorezonans metodunu öneriyor…
Doğal olan her şey zararsız mıdır? Bu sorunun yanıtı elbette onu hayatınızda nasıl konumladığınıza göre değişiyor. Örneğin tütün, örneğin okyanuslardaki gel-git olayları… Tütün kolonyası serinletirken sigara sağlığımızı bin türlü riske sokuyor. Okyanuslardaki gel-git olayları müthiş bir temiz enerji kaynağı sağlarken deniz yolculuklarını ciddi riske sokuyor. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat şu andaki konumuz güneş.
Dr. Sinan Akkurt’un verdiği bilgilere göre, insan vücudundaki D vitaminin yüzde 90’ı güneş ışınlarının etkisiyle deride sentezleniyor. Yani diğer bir deyişle, güneş görmeden D vitaminini sentezlememiz neredeyse mümkün değil. Öte yandan güneşli açık havalar psikolojimiz üzerinde olumlu etki yapıyor ve böyle havalarda kendimizi daha canlı hissediyoruz. Ancak öte yandan güneşin yaydığı UVA ve UVB isimli ışınlar sağlık açısından ciddi riskler de barındırıyor. “Bir kere cildin son derece hızlandırılmış bir yaşlanma sürecine girmesini tetikliyorlar.” diyen Dr. Sinan Akkurt, “Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunulmadığı durumda bu ışınlar DNA hasarına yol açmakla birlikte cilt kanserine kadar uzanan ciddi hastalıkları, ayrıca göz hastalıklarını da tetikliyorlar.” şeklinde bizleri uyarıyor…
Sıcak yaz aylarının yüzde 100 pamuklu hafif giysiler, şapka, şemsiye, güneş gözlüğü kullanımı ile geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, en az 15 faktörlü güneş kremini güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce uygulamamızı tavsiye ediyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmanın en etkili silahlarından birinin güneş kremleri olduğunu dile getiren Dr. Akkurt, “Güneşte daha uzun süre kalacak kişiler beyaz tenliyse 50, buğday tenliyseniz 30 faktörlü güneş kremi, çocuklar ise özel takviyeli yine 50 faktör ve üzeri güneş kremi kullanmalıdır.” diyor…
Yaz aylarında su tüketiminin ayrı bir önem kazandığına işaret eden Dr. Akkurt, “Salatalık, ayran, karpuz gibi serinletici besinleri beslenme programlarımıza doğru şekilde eklemeliyiz. Vücut ağırlığımıza uygun oranda su tüketmeliyiz ki bu oran kilogram başına 40 cc olarak hesaplanmalıdır. Yeterli düzeyde su tüketmeyen kişiler, yoğun güneş ve sıcağa karşı çok daha savunmasız ve yüksek risk altında olurlar.” diyerek uyarıda bulunuyor.
Dr. Sinan Akkurt’a göre ölçüsüz bronzlaşma güneş yanığı demek; vücudun sıvı – mineral dengesini bozmak, cilt kanserine zemin hazırlamak, katarakt ve görme kaybına varan riskler ölçüsünde gözlerimizi tehlikeye atmak demek… Güneşe uzun süre maruz kalan deri kabalaşıyor, lekeler oluşuyor, erken yaşlanıyor.
Alerjiler biorezonans metodu ile tedavi edilebiliyor
Güneş kremlerine ve benzeri ürünlere ya da güneşin kendisine karşı alerjisi olanlar için yan etkisi bulunmayan biorezonans metodu ile tedavinin mümkün olduğunu dile getiren Dr. Sinan Akkurt, biorezonans metodu ile alerji tedavisi sürecini şöyle aktarıyor: “Hastanın parmağından birkaç damla kan örneği alınır ve güneş alerjisi de dahil olmak üzere yüzlerce alerjen araştırılır. Tespit edilen alerjenlere göre tedavi uygulanır. Tedavide alerjenlerin frekans izleri esas alınır. Ters frekans verilerek alerjiler nötrleştirilir ve başarı oranı yüzde 90’lardadır.”