Kanser hastılığı çağımızın en önemli sorunlarından biri. Kanser hastalığına yakalanmaktan hepimiz korkuyoruz ama ne yazık ki çoğumuz buna uygun bir yaşam sürmüyoruz. Kanserojen yaşam şekli beslenmemizle başlıyor, kullandığımız ağır metal içerikli aletlerden aşırı elektromanyetik yüklenime kadar etrafımızı sarıyor, psikolojik destek almaktan çekiniyoruz, stresimizi yönetemiyoruz, özellikle büyük şehirlerde hareketsiz yaşıyoruz. En kötüsü de sigara tüketiminde öncü bir toplumuz.
Kanser olmaktan korkuyorsanız yaşam şeklinizi değiştirmeli ve sağlıklı bir yaşamı benimsemelisiniz. Şimdi sizlere kanseri tetikleyen en önemli etkenlerden söz etmek istiyorum.
Sigara: Sigara ve diğer tütün ürünleri dünya üzerinde kanserin yaygınlaşmasında tek başına en büyük etken olarak biliniyor. Sigara içenler, içmeyenlere oranla 20 kat ve üzerinde kansere yakalanma riski taşıyor. Özellikle akciğer kanserinde sigara en büyük sorumlu. Dünya çapında, her yıl 1 milyondan fazla kişinin tütün kaynaklı kanserlerden hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Sigara içmeseniz bile sigara dumanına maruz kalmak yine başta akciğer olmak üzere kanser riskini yükseltir. Sigara ve puro içilmesi ve tütün çiğneme, baş, boyun, ağız ve yemek borusu kanserleri için başlıca risk faktörlerindendir.
Beslenme: Sağlıksız beslenme ve aşırı kilonun da kansere yol açan etkenler arasında önemli bir yeri var. Örneğin aşırı alkol kullanımı karaciğer, baş ve boyun, yemek borusu ve meme kanserleri için ciddi bir risk unsurudur. Obezite ve beslenmede yağ tüketimi kolon ve meme kanserleriyle ilişkili olarak bilinir. Aşırı kilolar cinsiyet bağımsız olmak üzere herkes için santral veya viseral adipozite (postmenapozal kadınlarda) endometrium, meme kanseri, böbrek, safra kesesi, pankreas, yemek borusu, kolon ve prostat da dahil olmak üzere birçok kanser ile ilişkilidir.
Enfeksiyon: Burada dönemsel hastalıklardan değil, elbette kronik enfeksiyon vakalarından söz ediyorum. Bakteriyel, viral ya da paraziter enfeksiyon olsun, kronik enfeksiyonların birçok kanser türü için riski artırdığı tespit edilmiş. Gelişmekte olan dünyanın bazı bölgelerinde, Schistosoma haematobilium ile enfeksiyon mesanede skuamöz hücreli karsinomun önemli bir nedenidir. İnsanda kanser ilişkili virüsler arasında Epstein-Barr virüsü (EBV nazofarenks kanseri ve Burkitt lenfoması) ve human T-cell leukemia virüs tip I (HTLV-1) bulunmaktadır. Human immundeficiency virüs (HIV) ile bağlantılı olan edinsel bağışıklık eksikliği sendromu olan hastalar, kaposi sarkomu, nonhodgkin lenfoma ve anogenital skuamöz hücre için ciddi risk taşırlar. Kronik hepatit B ve C viral enfeksiyonları hepatosellüler karsinom oluşumuyla bağlantılı olabilir. Genital siğillere neden olan human papilloma virüs 16 ve 18’in ise serviks kanseri ile ilişkilindirilmesi söz konusudur.
Radyasyon: Ultraviyole (UV) radyasyonu tartışmasız olarak bazal ve skuamöz hücreli karsinom gibi cilt kanseri riskinde artışla ilişkilidir, melanomda da maruz kalınan günlük güneş ışığı miktarı ile risk artar. Solaryum kullanımı ve güneş ışığına sık maruziyet melanom oranlarının hızla artmasında önem taşımaktadır. İyonize radyasyon da üzerinde yoğun bir şekilde çalışılan bir kanserojendir; tümden hematolojik kanserler çeşitli solid türlerin gelişmesinde risk artışıyla ilişkilidir. Radyasyon ilişkili lösemi ve solid maligniteler radyasyon bulunan ortamlarda çalışan işçiler ve madencilerde, lösemi ve solid tümörler de dahil olmak üzere radyasyona bağlı maligniteler, çalışma ortamlarında radyasyon bulunan işçilerde ve madencilerde, 2. Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılan atom bombasına maruz kalanlarda ve tıbbi endikasyonlar için radyasyona maruz kalanlarda yaygın bir şekilde çalışılmıştır. Radyasyona maruz kalmayla ilişkili artan kanser riski bir kaç yıldan (lösemi) on yıllar sonrasına (solid tümörler) kadar değişen bir bekleme sürecine sahiptir.
Kimyasallar: Temizlik maddelerinden kişisel bakım ürünlerine, giydiklerimizden paketli gıdalara kadar her yerde karşımıza çıkan kimyasallar da kanser vakalarının artışında önemli rol oynuyor. İnsanlarda kanserler ile bağlantılı organik ve inorganik kimyasal bileşikler; benzen (lösemi), benzidin (mesane), arsenik, kurum ve kömür katranı (akciğer ve cilt) ve ahşap tozlarını (nazal) kapsamaktadır. En sık meslek ilişkili kanser asbest maruziyeti olup mezotelyoma ve akciğer kanseri gelişmesiyle ilişkilidir. Mümkün olduğunca doğal ortamlarda bulunmaya, doğal beslenmeye, doğal temizlik ve bakım ürünlerini almaya ya da hatta kendimiz üretmeye özen göstermeliyiz.