Psikiyatrik hastalıklarda biorezonans metodu etkili bir şekilde kullanılabilir. Psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkarken sadece ruhsal problem olarak değil hücresel stresin de yarattığı, metabolik problemlerin de yarattığı olaylar silsilesiyle de oluşabiliyor. Örneğin bizim için mutluluk hormonu dediğimiz seratonin hormonunun yüzde 95’i bağırsaklarda üretilebiliyor.
Demek ki bağırsaklarla ilgili bir metabolik problem bu hormonun üretiminin azalmasına ve dolayısıyla indirekt yolla bir depresif duruma yol açabilme ihtimali taşır. Hücresel stres, hücresel toksinler, atıklar ve diğer metabolik artıklar hücrede stres yaratır ki bu stres de doğal olarak hücrelerle birlikte o dokuyu, o organı ve genel olarak kişinin bağışıklık sistemini etkileyerek bir stres yaratır. Bu da yine vücudun psikiyatrik rahatsızlıklara geçişini kolaylaştırır. Bir diğer konu da yine çokça bahsettiğim akut ve kronik stres ve vücudun bu strese karşı cevabı. Yaşadığımız akut streste veya kronikleşen stres sonucunda vücudun buna karşı verdiği cevap yetersiz kalırsa da neticesinde yine karşımıza psikiyatrik hastalıklar çıkabiliyor. Sonuç olarak biorezonans metodu bu hallerin hepsinde etkili bir şekilde psikiyatrik hastalıkların tedavisine yardımcı olabilecek önemli bir metottur.