Sarkoidoz, vücudun herhangi bir yerinde küçük çapta iltihaplı hücrelerinin (granülomların) kümelenmesi ve büyümesine bağlı olarak gelişen bir rahatsızlıktır. Peki buna neden olan nedir ve nasıl tedavi edilebilir?
Sarkoidoz herhangi bir organda ortaya çıkabilir, ancak vakaların büyük kısmında hastalığın akciğerlerde görüldüğü ya da başladığı bilinmektedir. Özellikle akciğeri çevreleyen lenf düğümleri ve bezleri başta olmak üzere vücuttaki herhangi bir organda da ortaya çıkabilir. Sıklıkla 20 ila 40 yaş aralığında görülür. Ancak çoğu enflamatuar hastalıkta olduğu gibi, kadınlarda 50 yaşın üzerinde sarkoidoz gelişme riski daha fazladır.
Sarkoidoz hastalığında başrolü oynayan granülomlar organlara zarar verebilir. Hastaların yarısından fazlası hiçbir tıbbi müdahale olmadan iyileşse de, sarkoidoz bir organın önemli bir bölümüne yayılır ya da uzun süre devam ederse tedavi gerektirebilir. Modern tıp henüz sarkoidoz için bir tedavi öngörmemektedir. Çoğunlukla anti-enflamatuar ilaçlar kullanılarak sarkoidoz semptomları azaltılmaya çalışılmaktadır.
Tamamlayıcı bir tedavi metodu olan biorezonans ise, tüm kronik enflamatuar hastalıklarda ve otoimmun sistem hastalıklarında olduğu gibi, öncelikle hastalığa yol açabilecek virüs, bakteri, alerji gibi oluşumların izini sürerek bunları ortadan kaldırmayı hedefler. Ayrıca bağışıklık sisteminin yeniden düzene girmesi ve güçlenmesi yönünde protokoller içermektedir. Hastalığın kendiliğinden geçme olasılığı yüzde 50’nin üzerinde görüldüğü için özellikle erken evredeki sarkoidoz hastaları için modern tıpta bir tedavi yapılmaması daha uygun görülmektedir. Bu evrede bağışıklık sistemini düzenlemeye yönelik destekleyici bir yaklaşım biorezonans olabilmektedir. Kortizon kullanımı gibi herhangi bir yan etkisi olmadığından biorezonans sarkoidozun tüm evrelerindeki hastalar için etkin bir destek sağlamaktadır.
Granülomlar bağışıklık sisteminin normal bir parçası olarak oluşurlar, ancak sonrasında vücutta kendiliğinden parçalanırlar. Sarkoidozda ise granülomlar parçalanmak yerine belli organların çevresinde kümelenmekte ve büyümektedir. Sarkoidoza neden olan etkenler henüz kesinlik kazanmamıştır. Ancak virüs, bakteri, kimyasallar, kirlilik gibi olgulara bağlı tahrişin ve alerjenlere karşı aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin tepkisi olabileceği düşünülmektedir. Bazı vakalarda genetik yatkınlık olabileceği de gösterilmiştir.
Sarkoidoz ile ilişkili semptomlar granülomların konumuna ve ilgili organın büyüklüğüne bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Akut sarkoidozda semptomlar iki yıldan kısa sürer. Kronik vakalarda ise semptomlar yıllarca devam eder ve tekrarlar. Kronik sarkoidoz ile ilgili endişe, granülomlardan akciğerlerde olduğu gibi organlarda fibrozise doğru ilerlemedir.
Belirgin semptomlar sadece granülomlar invaziv hale geldiğinde ortaya çıkar. Semptomların gelişimi aynı zamanda granülomların organın işleyişini engellemeye veya azaltmaya başladığı anlamına da gelir.
Sarkoidozun belirti ve semptomlarından bazıları ateş, eklemlerde ağrı, kilo kaybı, depresyon, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, anormal kalp atışı, anormal terleme olarak sayılabilir. Daha spesifik işaretler ise hastalığın hangi organda tutulum gerçekleştirdiğini gösterebilir. Örneğin akciğerlerdeki sarkoidoz belirtileri kronik kuru öksürük, hırıltı, sığ nefes veya nefes darlığı, tanımlanamayan göğüs ağrısı ile karakterizedir. Lenf düğümlerinde geliştiğinde boğaz ağrısı ve şişmiş lenf düğümleri öne çıkar. Lenfatik sistemdeki sarkoidoz belirtileri ise, şişlik, ödem, aşırı sıvı birikmesi, ağrı, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı şeklinde özetlenebilir.
Sarkoidoz belirtilerini tanımak zor olabilir. Sarkoidozdan şüpheleniliyorsa hızla doktora başvurulmalıdır. Sarkoidoz tanısı için bilgisayarlı tomografi (BT), pozitron emisyon tomografisi (PET), lenf nodu tutulumu ve akciğer hasarını değerlendirmek için göğüs röntgeni, akciğer hacmini veya kan akışını ve ilişkili oksijen iletimini değerlendirmek için akciğer fonksiyon testleri, göz muayenesi, organ fonksiyonunu veya değişikliğini değerlendirmek için kan testleri ya da biyopsi gerekli olabilir. Sarkoidoz bulaşıcı değildir.