Glutatyon üç tane aminoasidin birleşiminden oluşan bir tripeptittir. Vücudumuzda önemli metabolik olaylarda görev alır. Özellikle de karaciğerde ksenobiyotik detoksifikasyonu dediğimiz karaciğerde hücrelerin temizlenmesi için çok önemli bir moleküldür. Glutatyon tedavisi giderek yaygınlaşmakta ve birçok klinikte, merkezde glutatyonla ilgili tedaviler uygulanmaktadır. Yalnız glutatyonla ilgili ben küçük bir noktaya temas etmek istiyorum. Özellikle glutatyonun IV olarak (damardan alınmasıyla) daha etkili olduğu ile ilgili bir takım söylentiler var. Ancak glutatyon molekolünün ağızdan alınması ile IV olarak damardan uygulanması arasında tıbbi olarak aslında pek bir fark yok. Glutatyon biraz önce söylediğim gibi üç tane aminoasitten oluşan bir tripepttir. Bu üç aminoasit glutatyon tabletini aldığınızda bağırsaklarınızda parçalanır, hücre içine girer iken ayrı ayrı girer. Bunlar glutamat, glisin ve sistein dediğimiz üç aminoasittir ve hücre içine girdikten sonra tekrar birleşip glutatyon oluşur. IV olarak aldığınız glutatyonda da aslında glutatyonu aldığınızda direkt hücreye gider gibi düşünülür ama durum maalesef böyle değil. IV olarak aldığınız glutatyonun da yine büyük bir kısmı vücudunuzda hücre içine girmeden önce parçalanarak tek tek hücre içine girer ve hücre içinde tekrar birleşerek glutatyon olur. Bu şekilde vücudumuza faydalı olur. Aslında oral olarak alınan glutatyon ile IV olarak alınan glutatyon arasında bir fark yok. Sadece biyo yararlanımı daha fazla gibi durmakta. Etki süresi daha hızlı olduğu için, IV olarak aldığınızda kan dolaşımına daha hızlı karıştığı için tablete göre biraz daha etkili gibi görünüyor. Ancak dediğim gibi bunlar arasında çok büyük farklar yok. Bunun yanında lipozomal glutatyon denen bir başka form da var. Lipozomal glutatyon, glutatyonun parçalanmadan alınıp hücre içine girmesini sağlayan bir tekniktir. Lipozomal glutatyon bu iki uygulamaya göre çok daha etkili ve hücre içine bozulmadan parçalanmadan giren bir molekül olarak da yararlanımı ve etkisi çok daha fazladır.