Psikiyatrik hastalıkların tedavisinde biorezonans metodundan sıklıkla yararlanabiliyoruz. Başta panik atak, depresyon ve anksiyete olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlığın tedavisinde biorezonans tekniği ile önemli ölçüde destek sağlıyoruz. Peki bu nasıl oluyor.
Tedavi sürecimiz tüm diğer hastalıklarda olduğu gibi biorezonansa özel kan testi ile başlıyor. Bu test ile hastada vücudu yoran maddeleri, hücresel stres yapan ve kişiyi gergin kılan çevresel faktörlerin izlerini araştırıyoruz. Kişi her ne kadar rahatsızlığının sadece ruhsal olduğunu düşünse de öncelikle hücresel stresi ortadan kaldırmamız, vücudu rahatlamamız gerekir. Kaldı ki mutluluk hormonu olarak adlandırılan seratonin, endorfin gibi bazı hormonlar da vücudunda hücresel stresinden etkilenirler. Biorezonans tekniğinde vücutta hücresel stres yaratan alerjen, çevre toksini, virüs, bakteri gibi tüm maddeleri tespit etmek ve temizlemek çok önemlidir. Kişinin sağ ve sol beyin yarım küresini olumlu yönde etkileyecek, denge sağlayacak, sinir sistemine fayda sağlayacak frekanslar uyguluyoruz.
İster frekans tedavisi, ister ilaç tedavisi uygulansın; tüm bunlarla birlikte tıbbi tedaviye kişinin sosyal alanı da dahil edilmelidir. Örneğin, eşinden şiddet gören bir hastayı bu eylem sürdükçe tedavi etmek mümkün olmaz. Psikiyatrik hastalıkların tedavisinin ilk 3 – 4 ayı, haftada bir seanslar, sonraki aylarda ise ayda bir takip seansları şeklinde uzun bir zamana yayılır. Seansların sıklığı, sayısı gibi durumlar, hastalığını türüne, boyutuna ve kişinin yapısına göre değişir.