Bizi arayın: +90 (232) 343 55 22 Hemen Randevu
Blog

Mide asidi düşüklüğü: Sessiz bir risk faktörü mü?

Günümüzde birçok kişi mide yanması, reflü ya da hazımsızlık gibi şikayetlerle mide asidinin fazla olduğunu düşünerek antiasitlere yöneliyor. Oysa gerçek şu ki, bu semptomların bir kısmı mide asidi düşüklüğünden (hipoklorhidri) kaynaklanıyor olabilir. Dahası, yeterli mide asidi olmaması birçok kronik hastalığın temelinde yer alabilir. 

Peki, mide asidi düşüklüğü nedir? Hangi belirtilerle kendini gösterir? Ve neden bu kadar önemlidir? 

 

  Mide asidi nedir ve ne işe yarar? 

Mide asidi (hidroklorik asit), mide tarafından üretilen güçlü bir asittir. Görevi sadece sindirim değildir. Aynı zamanda başka pek çok önemli işlevi yerine getirir. Örneğin: 

  • Proteinleri parçalamak. 
  • Zararlı mikroorganizmaları öldürmek. 
  • Vitamin ve minerallerin emilimini kolaylaştırmak. 
  • Pankreas ve safra salgılarının tetiklenmesine yardımcı olmak. 

  

  Mide asidi düşüklüğü (hipoklorhidri) ne demektir? 

Hipoklorhidri, midenin yeterince asit üretememesi durumudur. Bu durum sindirimi yavaşlatır, emilim problemlerine yol açar ve birçok sistemi zincirleme etkiler. 

  

Hangi belirtiler mide asidi düşüklüğüne işaret edebilir? 

Aşağıdaki belirtiler hipoklorhidri ile ilişkili olabilir: 

🔹 Yemek sonrası şişkinlik ve gaz 
🔹 Ağır yemek sonrası hazımsızlık hissi 
🔹 Midede baskı veya yanma 
🔹 Gıda intoleransları 
🔹 Sürekli geğirme 
🔹 Kronik yorgunluk 
🔹 Tırnak kırılması, saç dökülmesi 
🔹 Ağız kokusu 
🔹 Cilt problemleri (Akne, egzama vb.) 
🔹 Vitamin/mineral eksiklikleri (özellikle B12, demir, çinko) 

  

“Midemde yanma var, nasıl düşük mide asidi olabilir?” 

İronik gibi görünse de düşük mide asidi midede gıdaların uzun süre beklemesine ve fermente olmasına yol açar. Bu durum gaz oluşumuna ve mide kapağının gevşemesine neden olarak asidin yukarı kaçmasına (reflü hissi) neden olabilir. Bu yüzden birçok kişi yanlışlıkla mide asidinin fazla olduğunu sanır. 

  

Mide asidi düşüklüğü kronik hastalıkları nasıl etkiler? 

Yetersiz mide asidi, sadece sindirim sistemini değil, tüm vücudu etkileyebilir: 

🔸 B12, demir, çinko gibi besinlerin emilememesi, yorgunluk, bağışıklık zayıflığı ve nörolojik sorunlara neden olabilir. 
🔸 Bağırsak florasının bozulması, geçirgen bağırsak sendromuna (leaky gut) ve otoimmün hastalıklara zemin hazırlar. 
🔸 Yetersiz protein sindirimi, bağ dokusu ve hormon üretimini olumsuz etkiler. 
🔸 Tiroid fonksiyonları, özellikle Haşimato tiroiditi, mide asidi düzeyinden doğrudan etkilenebilir. 

  

Fonksiyonel tıp bu duruma nasıl yaklaşır? 

Fonksiyonel tıp, mide asidi düşüklüğünü bir semptom değil, bir sistem bozukluğunun işareti olarak görür. Bu yaklaşımda: 

Besin eksiklikleri test edilir. 
Mide asidi düzeyi değerlendirilir. (Betain-HCl testi gibi.) 
Bağırsak florası ve geçirgenliği analiz edilir. 
Otoimmün hastalıklar ve iltihap göstergeleri taranır. 
Stres, uyku ve beslenme alışkanlıkları bütüncül olarak ele alınır. 

  

Mide asidi düşüklüğü nasıl düzeltilir? 

Her birey için yaklaşım farklıdır, ancak genel olarak: 

  • Yavaş ve bilinçli yemek yemek. 
  • Yemeğe oturmadan önce derin nefes ve parasempatik aktivasyonu sağlamak. 
  • Uygun kişiler için elma sirkesi, limonlu su gibi doğal mide asidi destekleri. 
  • Gerekirse hekim önerisiyle betain-HCl takviyesi. 
  • Magnezyum, çinko ve B vitaminleri desteği. 
  • Bağırsak sağlığının düzenlenmesi. 

 

Tanı koymak için hangi testler gerekir? 

  • Vitamin ve mineral seviyeleri (özellikle B12, demir, çinko). 
  • Gastrin düzeyi (bazı durumlarda). 
  • Fonksiyonel mide asidi testleri (Örneğin: betain HCl tolerans testi). 
  • Dışkı testleri (Mikrobiyota ve sindirim enzimleri değerlendirmesi). 

Tanı, her zaman klinik gözlem ve belirtilerle birlikte değerlendirilmelidir. 

  

Sonuç: Mide asidi, sağlık zincirinin ilk halkası 

Mide asidi eksikliği çoğu zaman sessiz ilerler. Ancak zamanla ciddi dengesizliklere ve kronik rahatsızlıklara yol açabilir. Bu yüzden reflü semptomlarını bastırmak yerine, neden ortaya çıktığını araştırmak gerekir. 

  

📌 Unutmayın: 
“Sadece semptomları değil, kök nedenleri tedavi etmeliyiz.” Fonksiyonel tıp bu yolculukta bize rehberlik edebilir. 

DİĞER İÇERİKLER

İlginizi Çekebilir

Bizi INSTAGRAM'dan Takip Edin

    DOKTORA SOR
    Dr. Sinan AKKURT
    Meslekte 26. yılı
    Doktorumuz genellikle sorularınıza 3 iş günü içerisinde dönüş yapmaktadır.