Alerji aslında kompleks bir kavramdır, basit bir kavram değildir. Sürekli tükettiğimiz, sürekli dokunduğumuz, sürekli yaşadığımız yerdeki her şeye karşı alerjik reaksiyon oluşturabiliriz. Çünkü vücudumuz sürekli değişiyor, gelişiyor, vücudumuza giren toksinler, çevresel faktörler artıyor, yapımız değişiyor ve hücrelerimiz yaşlanıyorlar. Bağışıklık sistemimiz 20 yıl önceki gibi değil. Bardağımız yavaş yavaş doluyor ve günün birinde en ufak reaksiyonda taşmaya hazır. Yıllarca yediğimiz bir gıda maddesi ya da yıllarca bulunduğumuz ortam da aslında bizim rahatsız olmadığımızı düşündüğümüz ama vücudumuzun rahatsız olduğu ama cevap vermediği örneğin bir inek sütü ve inek sütü ürünleri… Bardağımız dolduğunda artık vücudumuz buna tepki vermeye başlar. Bir de alerjik reaksiyon, maddeyle ilk karşılaştığımızda olan bir reaksiyon değildir. Örneğin çimlerle çiçeklerle dolu bir bahçemiz olduğunu hayal edelim, yıllarca bu bahçemizde oturuyoruz ve hiçbir sıkıntımız oluyor. Bardağımız doluyor ve artık taşmak üzere. Bahar zamanı bahçedeki polenler sizi rahatsız etmeye başlıyor. Ama ilk oturduğunuzda polenler ilk geldiğinde vücudunuz bir tepki vermez. Vücudumuz bir maddeden rahatsız olduğunda o maddeyi kayda alır, ona karşı immunoglobulinleriniz ona özel antikor oluşturur ve ikinci karşılaştığınızda cevap verir. Çünkü artık ona karşı savunması hazırdır. Dolayısıyla bir maddeye karşı alerjimiz yoksa bu gelecekte olmayacak manasına gelmiyor. Yıllarca süren bir birikimden sonra bağışıklığımızın zayıflamasından sonra demin bahsettiğim gibi bardağımızın dolmasından sonra bir gün taşma riski hep vardır.